:::: MENU ::::

17 Ocak 2015 Cumartesi

                TARİH - TÜRK MİLLETİ VE UFUKLAR…             (ÖZGÜRCE)

    Türk milleti, asırlarca hüküm sürdüğü coğrafyalardan kovuldu ve esarete düşen milyonlarca kardeşimiz, başka hiçbir millete yapılmayan insanlık dışı muamele ile hunharca katliamlara defalarca maruz kaldı. Bu bir kader midir veya birilerinin senaryosu mu?

   Söz konusu olan ülkeler de ev sahipliğinden kiracı durumuna düşürülen Türk Milleti, ne acıdır ki iftiralar ve asılsız suçlamalarla Batılı milletlerin “ Barbar” dedikleri statüye getirilmek istenmektedir. Türk milleti üç kıta topraklarında Osmanlı idaresinden önceleri de onlarca defa ülkeler kurmuş bulunduğunu tarih yazmaktadır. Avrupa kıtasına medeniyeti görünen atalarımız, tarihte 93 harbi olarak da bilinen (1877-1878) Rus-Türk savaşından sonra Anadolu’ya sürülmüştür.
  Stalin, Kafkas topraklarında Türk kardeşlerimizi perişan etti ve milyonlarca kardeşimizi katletti. Domuz vagonları ile Sibirya’ya sürülen masum Türk kanı taşıyan insanların suçu neydi hiç düşündüğünüz oldu mu? Tek suçları Türk olmaktı.
   Lenin’in talebeleri olarak bilinen ve Balkan yarımadasında eski Yugoslavya lideri Tito, Bulgaristan Başbakanı Georgi Dimitrof  (Sosyalizm idaresi sürerken) 1948 yılında, Deliorman Türk yöresinin payitahtı Şumnu’da Türk öğretmen ve Türk öğrencilerine :
   Tito:  ‘’Hocalar, nazarlarınızı Ankara’ya değil, Sofya ve Belgrad’la çevirin!.. Balkanlar’dan Osmanlıların izlerini sileceğiz.’’ Demişlerdi. Bu dönemde, Üsküplü Şuayip Abdülaziz Üsküp’te Yücel adlı bir dernek kurmuştu. Orada Türklüğü yaşamak istiyordu. “ İslam gibi din, Kur’an gibi kitap, Türkiye gibi devlet, Atatürk gibi devlet adamı yok” parolalarıydı…  Tito, derneği kapattı, Şuayip ve birkaç arkadaşını astılar. Şehitleri Allah rahmet eylesin!
   Dimitrof’un ülkesi Bulgaristan’da, Türk’ün başına gelen katliamların yeryüzünde hiçbir benzeri yoktur. “Beleme Adası” katliamı olarak tarih sayfalarına geçmiş bulunan soykırım, Devlet Başkanı JİVKOF tarafından uygulanmış ve emredilmiştir. Zağra Müftüsünün ve Tuna ile Balkan dağları boylarında bire bir Türkün yaşadıkları katliamlar insanın kanını dondurmaktadır. 1985 yılında asimilasyon uygulaması ve 350 bin Bulgaristan Türkünün 1989 yılında Türkiye Cumhuriyeti topraklarına Soydaş treni ile Kapıkule’den girmesine bütün dünya şahit oldu ve seyirci kalmıştır.
   Doğu Türkistan Urumçi kentinde (2009) Uygur Türklerine yapılan soykırım, Çin katliamının son perdesi olarak hafızalarda hala çok canlı canlıdır. Uygur Türk’ü dünyanın gözü önünde soykırıma maruz kalmıştır. Kendilerini uygar saydıkları Batılı devletler adeta bu olup bitenlere göz yummuştur. Uygur Türk’ü öz vatanında katledilirken, Birleşmiş Milletler seyirci kalmıştır…
   Türk Milleti’ne yapılan sinsi ve adice ablukalar, çok acıdır ki, hak ve hukuktan söz eden Batılı güçler tarafından kendi çıkarları uğruna masallarla uyutarak, insanca yaşama haklarını tanımıyor. Ayrıca Türkün dinini-dilini, kültürünü ve ekonomisini çökertmek için her yola başvurdukları tarih boyunca görülmüştür. Bu gün bir kalp gibi olmalıdır Türk Milleti. Türk demek, ırkını, milletini ve yurdunu seven demektir. Azim, irade, iman, ülkü, ve milli hedeflere koşmak demektir. “Ne mutlu Türk’üm diyene”   Eşref ÖZGÜR: AKDENİZ BALKAN TÜRKLERİ FEDERASYONU, BİLİM DANIŞMA KURULU ÜYESİ


Esen kalın.                                           

0 yorum:

Yorum Gönder