TARİH
- TÜRK MİLLETİ VE UFUKLAR… (ÖZGÜRCE)
Türk milleti,
asırlarca hüküm sürdüğü coğrafyalardan kovuldu ve esarete düşen milyonlarca
kardeşimiz, başka hiçbir millete yapılmayan insanlık dışı muamele ile hunharca
katliamlara defalarca maruz kaldı. Bu bir kader midir veya birilerinin
senaryosu mu?
Söz konusu olan ülkeler
de ev sahipliğinden kiracı durumuna düşürülen Türk Milleti, ne acıdır ki
iftiralar ve asılsız suçlamalarla Batılı milletlerin “ Barbar” dedikleri
statüye getirilmek istenmektedir. Türk milleti üç kıta topraklarında Osmanlı
idaresinden önceleri de onlarca defa ülkeler kurmuş bulunduğunu tarih
yazmaktadır. Avrupa kıtasına medeniyeti görünen atalarımız, tarihte 93 harbi
olarak da bilinen (1877-1878) Rus-Türk savaşından sonra Anadolu’ya sürülmüştür.
Stalin, Kafkas
topraklarında Türk kardeşlerimizi perişan etti ve milyonlarca kardeşimizi
katletti. Domuz vagonları ile Sibirya’ya sürülen masum Türk kanı taşıyan
insanların suçu neydi hiç düşündüğünüz oldu mu? Tek suçları Türk olmaktı.
Lenin’in talebeleri
olarak bilinen ve Balkan yarımadasında eski Yugoslavya lideri Tito, Bulgaristan
Başbakanı Georgi Dimitrof (Sosyalizm
idaresi sürerken) 1948 yılında, Deliorman Türk yöresinin payitahtı Şumnu’da
Türk öğretmen ve Türk öğrencilerine :
Tito: ‘’Hocalar, nazarlarınızı Ankara’ya değil,
Sofya ve Belgrad’la çevirin!.. Balkanlar’dan Osmanlıların izlerini sileceğiz.’’
Demişlerdi. Bu dönemde, Üsküplü Şuayip Abdülaziz Üsküp’te Yücel adlı bir dernek
kurmuştu. Orada Türklüğü yaşamak istiyordu. “ İslam gibi din, Kur’an gibi
kitap, Türkiye gibi devlet, Atatürk gibi devlet adamı yok” parolalarıydı… Tito, derneği kapattı, Şuayip ve birkaç arkadaşını
astılar. Şehitleri Allah rahmet eylesin!
Dimitrof’un ülkesi
Bulgaristan’da, Türk’ün başına gelen katliamların yeryüzünde hiçbir benzeri
yoktur. “Beleme Adası” katliamı olarak tarih sayfalarına geçmiş bulunan
soykırım, Devlet Başkanı JİVKOF tarafından uygulanmış ve emredilmiştir. Zağra
Müftüsünün ve Tuna ile Balkan dağları boylarında bire bir Türkün yaşadıkları
katliamlar insanın kanını dondurmaktadır. 1985 yılında asimilasyon uygulaması
ve 350 bin Bulgaristan Türkünün 1989 yılında Türkiye Cumhuriyeti topraklarına Soydaş
treni ile Kapıkule’den girmesine bütün dünya şahit oldu ve seyirci kalmıştır.
Doğu Türkistan Urumçi
kentinde (2009) Uygur Türklerine yapılan soykırım, Çin katliamının son perdesi
olarak hafızalarda hala çok canlı canlıdır. Uygur Türk’ü dünyanın gözü önünde
soykırıma maruz kalmıştır. Kendilerini uygar saydıkları Batılı devletler adeta
bu olup bitenlere göz yummuştur. Uygur Türk’ü öz vatanında katledilirken,
Birleşmiş Milletler seyirci kalmıştır…
Türk Milleti’ne
yapılan sinsi ve adice ablukalar, çok acıdır ki, hak ve hukuktan söz eden
Batılı güçler tarafından kendi çıkarları uğruna masallarla uyutarak, insanca
yaşama haklarını tanımıyor. Ayrıca Türkün dinini-dilini, kültürünü ve
ekonomisini çökertmek için her yola başvurdukları tarih boyunca görülmüştür. Bu
gün bir kalp gibi olmalıdır Türk Milleti. Türk demek, ırkını, milletini ve
yurdunu seven demektir. Azim, irade, iman, ülkü, ve milli hedeflere koşmak
demektir. “Ne mutlu Türk’üm diyene”
Eşref ÖZGÜR: AKDENİZ BALKAN TÜRKLERİ FEDERASYONU, BİLİM DANIŞMA KURULU
ÜYESİ
Esen kalın.
0 yorum:
Yorum Gönder